sosyal ağlarda izleyin

DUKAN DİYETİ DETAYLARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
DUKAN DİYETİ DETAYLARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10.12.12

DUKAN DİYETİ HAKKINDA ŞEHİR EFSANELERİ



DUKAN DİYETİ ÇOK SINIRLAYICI VE AÇ BIRAKAN BİR DİYETTİR:
Bu diyetin en güçlü noktalarından biri size yiyecekleri tartmak veya ölçmek zorunda olmadan istediğiniz gibi yeme özgürlüğü vermesidir.Dukan diyetinin hiçbir aşamasında karbonhidrat,kalori veya besin değeri sayma yoktur.Son aşamada her besin dahil edilirken diğer evrelerde de 100 izinli gıda vardır.Porsiyon miktarlarını açlığınız belirler.Eğer halen açsanız:BİRAZ DAHA YİYİN!Dukan diyeti kitabını okuduğunuzda sizi doyana kadar yemeye teşvik ettiğini görürsünüz çünkü izinli her gıda kilo vermeniz için seçilmiştir.

DUKAN DİYETİ MODA BİR DİYETTİR:
Yeni herşeyin geçici bir heves olduğu düşünülür.Dukan Türkiye için yeni olsa da çok eski bir geçmişe sahip bir programdır.Resmi kitap 15 farklı dilde tercüme edilmiş; Fransa’da ise 20 yıldır süregelmektedir.
Aslında ilk diyetler karbonhidratları azaltma prensibine dayalıydı.
 Paleolitik çağda tarım ve hayvancılıktan cook önce insanlar et,balık,yumurta,sebze,kök,fındık,meyve vb.gibi besinlerle yaşamını sürdürüyorlardı.Dukan diyetinin dayandığı temel yeni değil kanıtlanmış beslenme prensiplerine dayanmaktadır.

DUKAN DİYETİ SAĞLIKSIZDIR:
Dukan diyeti kimyasal ve koruyucu içermeyen işlenmemiş besinler yemeye teşvik eder.Kendi yemeğini hazırlamak ve her yemeğin tadını çıkarmak önerilir.
Diyette bol su içilmesi;yüksek sodyumdan,yağdan,şekerden uzak durulması temel prensiptir.
Taze sebze,meyve ve tam tahıllı ürünler artı olarak yulaf kepeği ile hayatınızın geri kalanında uygulanması tavsiye edilen koruma evresi sağlıklı beslenmenin anahtarıdır.Birçok kişi ekmek,patates,pirinç ve makarna türü karbonhidratlarla beslenmeyi sever.Dukan diyeti tat,keyif ve lezzetten ödün vermeden karbonhidratları azaltmanın mümkün olduğunu bize öğretir. Dukan diyeti sadece beslenme değil aynı zamanda düzenli egzersiz yapmayı içeren bir programdır.Bunun sonucunda Dukan uygulayarak kilo verenlerin düzelmiş kolestrol düzeyleri,dengeli tansiyon ve şeker gibi sağlık raporları olması süpriz değildir.

TÜM GÜN PROTEIN YEMEK COK ZOR:
Saf proteinler iştahınızı azaltırlar.Şekerli ve yağlı gıdalar ise yüzeysel bir tokluk yaratıp kısa sure içinde acıkmanıza neden olurlar.
Son çalışmalar şekerli ve yağlı atıştırmalıkların sonraki öğünde az yemeye teşvik etmediğini kanıtlarken;proteinlerin açlık duygusunu tamamen bastırdığını ortaya koymaktadır.Üstelik protein yendiğinde açığa çıkan ketonlar doğal bir iştah kesicidir ve doygunluk hissi verir.Diyete başlandıktan 2-3 gün içinde açlık ve aşırı iştah hissi kaybolur ve birçok diyetin aksine aç kalmadan takip etmeniz kolaylaşır.



YÜKSEK PROTEİNLİ DİYETLER BÖBREKLERDE HASARA NEDEN OLUR:
Vücudun yağ yakarken ortaya çıkan ketozis durumu kilo kaybı için belirgin fark yaratırken çok nadir durumlarda böbrek ve karaciğer için zararlı olabilir.Genel olarak yüksek proteinli diyetler sadece bozulmuş fonskiyonlu böbrekler üzerinde sorun yaratabilirler.Önerilen 1.5 lt su böbreklerin temizlenmesine yardımcı olur ve ürik asit miktarını normal sınırlar içinde tutar.

DUKAN DİYETİ KÖTÜ NEFES KOKUSU,KABIZLIK VE BİTKİNLİĞE NEDEN OLUR:
Eğer kötü nefes kokusundan muzdaripseniz üzülmeyin çünkü bu hızlı kilo kaybının sonucudur.Dukan diyetinde tok kalmanızı sağlayan ketonlar aynı zamanda kokuya sebep olabilir.Yulaf kepeği bu soruna yardımcı olabildiği gibi;idrar yoluyla ketonu atmak için daha fazla su tüketimi gerekli olabilir.Bu durum Atak evresinde daha yoğun olabilir fakat zamanla azalacaktır.

 Bağırsak hareketlerinde azalma görülmesi aslında tam anlamıyla kabızlık olarak adlandırılamaz.Proteinlerde fazla lif olmamasından kaynaklı bu durumun telafisi için bol su ve yulaf kepeği önerilmektedir.Eğer sorunu aşamıyorsanız atak evresini sonlandırarak direk sebzelerin de eklendiği seyir evresine geçmek önerilir.Bunun yanısıra diyete buğday kepeği eklemek de bir seçenektir.(yulaf kepeği hakkınızın 1 yemek kaşığıyla yer değiştirerek)
Yine ilk 2-3 gün yorgunluk belirtileri görülebilir ama zamanla bu da azalacaktır.(Bu aslen yorgunluk değil karbonhidratsızlığa vücudun tepkisidir.)

İLK AŞAMADA LİF,YAĞ,VİTAMİN VE MİNERALLER YOK:
Atak evresinde tam 72 adet yiyecek seçeneği vardır.Bunlar deniz ürünleri,kümes hayvanları,yumurta,yağsız et , süt ürünleri ve kepekten oluşur.Bu gıdalar Omega 3,yağ asitleri,vtaimin ve mineral kaynağıdır.Diyet boyu yenecek yulaf kepeği lif açısından zengindir.Ayrıca 1-10 gün arası sürecek bu evre vitamin eksikliğine neden olacak kadar uzun bir sure değildir.(Ayrıca diyette 3.evreye kadar meyve olmaması da vitamin eksikliğine neden olmaz çünkü eklenen sebzelerin birçoğunda meyvelerden daha fazla vitamin mevcuttur.)BKNZ:MUCİZEVİ DUKAN SEBZELERİ

DUKAN DİYETİNİ UYGULAMAK ZORDUR:
 Diyet hakkında duyduklarınız(evreler-izinli gıdalar vs. Vs.) diyetin çok karışık olduğu izlenimini yaratsa da aslında Dukan Diyetini takip etmek çok basittir.Beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmenizi sağlar ve diğer diyetler gibi tekrar kilo almanıza yol açmaz.Yapmanız gereken mutlaka kitabı okumak,diyetin mantığını kavradıktan sonra keyifle kilo vermektir.Dukan aç kalmadan,kalori saymadan,sevdiğiniz tatlardan mahrum kalmadan uygulayabileceğiniz nadir diyetlerdendir.

kaynak:dukandiet.com

14.8.12

DUKAN'DA KAÇAMAK NEYE DENİR?

foto:http://www.flickr.com/photos/fpsurgeon/595048671/

''En ufak bir sapma,küçücük bir kaçamak,sınırları azıcık aşmak,ne kadar önemsiz görünsede,bir balona iğneyle dokunmaya benzer.''
Kitabın belki de en can alıcı cümlesidir bu.
Peki ama kaçamaktan kasıt nedir?Bir dilim baklava mı,ısrarlara dayanamayıp yenen bir çatal doğumgünü pastası mı,bir kaç çilek mi, yoksa dışarda yanlışlıkla yediğiniz yağlı bir köfte mi?
Dahası kaçamağın hiç affı yok mu?

Öncelikle aşağıdaki tabloya göz atmakta fayda var.Bakalım Dukan'ın kaçamak anlayışı bizimkine benziyor mu?



Gelelim kaçamak yaptığınızda duraklama yaşamamak için alınabilecek önlemlere.
-Kaçamağın ciddiyetine gore 2-5 gün arası SINIRLI İZİNLİLERİ tamamen kesmelisiniz.
-Yürüyüşü ve egzersizi artırmalısınız .

Tabi bu önlemler sadece bu listedekilerden bir kez yediğiniz varsayılarak öneriliyor.Çok sayıda kaçamak yaptığınızda o gün için diyet tamamen bozulmuş sayılıyor.
Seyirde ertesi gün ekstra bir SP günü yapmanız,güçlendirmede ise 1 gün daha eklemeniz gerekiyor.




tabak fishsetsy.com'da satışta.her eve lazım:D



 Tüm bu önlemleri alıp kaçamak yaparım diye düşünmeyin.Zira önlem alınsa bile en küçük kaçamak dahi uzun süreli duraklamalara yol açabiliyor.

Bu kadar güzel sonuçlar alınabilen bir diyeti, bir anlık zafiyet için tehlikeye atmaya değip değmeyeceği ise sizin kararınıza kalmış.

İradeniz bol olsun:)

Not:Özel koçluk hizmeti alıp, bu değerli bilgileri bizimle paylaşan arkadaşıma çok teşekkür ederim.:)

13.8.12

VEJETARYENLER İÇİN DUKAN

kaynak:http://arabiangazette.com
Merak edilen konulardan biri de vejetaryenlerın Dukan diyeti yapıp yapamayacağı.

Bunun için öncelikle vejetaryen beslenme tiplerine bakmak gerekiyor.
Vejetaryen tipi diyet, besin türlerindeki sınırlamalara göre farklılık gösterir.
1. Vegan diyeti: Bunu uygulayanlar hiçbir hayvansal kaynaklı besin tüketmeyip sadece bitkilerle beslenirler. Veganların bazıları arıdan sağlandığı için balı, kemiğin kaynatılmasıyla elde edilen jelatini, süt içerdiği için çikolatayı bile reddetmektedirler. Günümüzde vegan diyeti uygulayanların sayıları oldukça azdır. Veganlar, hayvansal besinleri yemedikleri gibi hayvandan elde edildiği için yün, ipek, deri gibi giysileri giymez, hayvansal yağ içeren sabunları kullanmazlar.
2. Lakto vejetaryen diyeti: Bitkisel besinlerle birlikte hayvansal kaynaklı besinlerden süt ve süt ürünlerini tüketirler.
3. Ova vejetaryen diyeti: Diyette bitkisel besinlerle birlikte yumurta da yer alır. Bunun yanında et ve süt tüketmezler.
4. Lakto-ova vejetaryen diyeti: Bu diyeti uygulayanlar öldürülmüş hayvan ürünü yemeyip, hayvan canlı iken ürettiği süt ve yumurtayı tüketirler. Günümüzde sıklıkla uygulanan vejetaryen beslenme tipidir.
5.Polo vejetaryen diyeti:Bu diyeti uygulayanlar bitkisel besinler yanında hayvansal olarak yalnızca kümes hayvanlarını tüketirler.
6.Pesko vejetaryen diyeti:Bu diyeti uygulayanlar bitkisel besinler yanında hayvansal olarak yalnızca yalnızca su ürünlerini tüketirler.
7.Semi-vejetaryen diyeti: Kırmızı eti tüketmeyen, sınırlı miktarda tavuk ve balık tüketenlerdir. Semi-vejetaryenler yumurta, süt ve türevlerini serbestçe tüketirler.

Et ürünlerinden en az birini tüketen vejetaryenler için Dukan diyetini uygulamak zor olmayacaktır.

Dukan et ürünlerini hiç tüketmeyen vejetaryen gruplar için et yerine aşağıdaki besinleri önermekte.
  • Yumurta
  • En fazla %2 yağlı Süt ve süt ürünleri
  • Tofu(soya peyniri)

  • Quorn(bir çeşit mantardan üretilen mycoprotein et)
  • Seitan(buğday proteininden üretilen et türevi)
  • SEITAN
  • Tempeh(soya proteininden üretilen et türevi)

  • Soya ürünleri(süt,et,kıyma)

    Bunlar şimdiye dek bilinen listeydi.Ayrıca en son güncellemelerde aşağıdaki besinler de vejetaryenlerin protein yerine tüketmesi izinli olan gıdalar arasına alınmış.

    -100 gr tam tahıllı pişmiş nişastalı gıda (esmer pirinç,kinoa(yüksek proteinli bir çeşit tahıl) veya
    SOYA ETİ

    -100 gr pişmiş baklagil(nohut,mercimek)+50 gr tam tahıllı pişmiş nişastalı gıda.
Vejetaryenlerin en çok tükettiği kuruyemiş ve kuru fasulye türevleri ise izinli değil.

Kaynaklar:www.beslenme.gov.tr
http://mydukandiet.com/cooking/adapting-the-dukan-diet-for-vegetarians.html
http://thedukandietsite.com/3972/dukan-diet-news-dukan-diet-updated-for-vegetarians/
http://www.dukandiet.co.uk/

18.6.12

RAMAZAN'DA DUKAN




Diyete başlamaya niyeti olanlar veya diyeti uygulayıp o dönemde seyir evresi devam edecek olanların en çok merak ettiği ve sorduğu sorulardan biri de Ramazan’da Dukan’ı nasıl uygulayacakları.
Dr.Dukan bu konuyla ilgili yazılı bir beyanat vermediyse de katıldığı bir tv programında ramazanda Dukan’ı uygulamak isteyenler için önerileri şu şekilde.

Dukan ramazanda seyir evresinde olanlar için seyirin her gününü 
PROTEİN+SEBZE olarak uygulamayı öneriyor.
Yani ramazanda hem oruc tutup hem de dukana devam etmek ıstıyorsanız saf proteın gunlerıne ara vererek her gün beslenmenıze sebze eklemeniz hem menu cesitlendirmek hem de tum gun ac kalacagınız goz onune alınırsa saglık acısından cok daha faydalı olacaktır.


Ramazanda cok zorlanacagınızı dusunup dıyetı tamamen bırakma noktasına geldıysenız bu dusuncenızı uygulamadan once asagıdakı onerılere de bakmanızı tavsıye ederim.


-Seyirdeyseniz ve ramazan süresince iftar-sahur arası kaçamak yapma olasılığınız yüksekse bu dönemi güçlendirme ile geçirmeniz diyetten tamamen vazgeçmekten daha iyi bir fikir olabilir.

Hatırlarsanız  ,Dukan’ın tatile gideceklere önerdiği uygulama şeklini geçen yaz paylaşmıştım.

Seyirde olup da yaz tatiline gidiyorsanız kaçamak yapma ihtimalinizi ortadan kaldırmak için o süre zarfında güçlendirme uygulamayı öneriyordu Dukan.
Nasıl mı?

*6 gün seyir evresinin sebze+protein günündeki gibi saf proteinler ve sebzelerle devam ediyoruz.
*Günlük öğüne 2 dilim tam buğday ekmeği(68gr),40gr kadar yağlı peynir ve bir porsiyon meyve ekliyoruz.(40 gr peynir hakkınız yerine aynı ölçüde kavrulmamış fındık,fıstık,badem veya ceviz yiyebilirsiniz.)
*1 gün ataktaki gibi saf proteinle besleniyoruz.
*haftada 2 öğün ödül yemeği yiyoruz(peşpeşe günleri veya öğünleri seçmemek şartıyla dukan’a uygun olma şartı olmayan başlangıç,ana yemek,tatlı )
*2 litre su içiyoruz.
*En az 25 dakika yürüyoruz.

Diyetinize ekleyeceğiniz meyve ,tam tahıl ekmeği ve arada yapacağınız ödül öğünleri  diyete devam etmenizi sağlarken bu süreçte kilo almamanızı da garantiler.Ramazan bittiğinde seyire kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
Normalde güçlendirmede olan saf protein günlerini de -ramazan’ın oldukça sıcak geçeceğini de düşünürsek- güçlendirmeye hiç eklememek ,her zamankinden fazla suya ihtiyaç duyacağınız bu dönemde vücudu saf proteinle yormamak adına daha iyi olacaktır.


İftardan itibaren yavaş yavaş yemeye başlamak tüm oruç tutanlar için önerilen bir yöntem olmakla beraber ,diyet yapanlar için de doyma tatmini sağlamak için özellikle önemli.

Örnek bir menu oluşturmak gerekirse,

İFTAR:
-Dukan’a uygun bir çorba çeşidi.1 dilim tam tahıl ekmeği(34gr)

İFTARDAN 1 SAAT SONRA:
Dukan’a uygun olmak kaydıyla,
-Etli sebze yemeği ve/veya ızgara et-tavuk-balık
-1 dilim tam tahıl ekmeği(34gr)
-Salata/köz veya haşlama sebze
-Yağsız yoğurt

İFTAR-SAHUR ARASI:
-1 porsiyon meyve ve/veya dukan tatlılarından arzu ettiğiniz biri

SAHUR:
-2 yk yulaf kepeğiyle yapılmış istediğiniz herhangi bir yiyecek
-Dukan’a uygun kahvaltılık seçenekleri


  • Yukardaki menüye yaz olduğunu da hesaba katarak Dukan’a uygun diğer içecekler dışında 2-2,5lt su eklemeyi unutmayın.
  • Yulaf kepeğini sahurda tüketmek gün boyu sizi tok tutacaktır.
  • Sahurdaki kahvaltınıza sizi gün içinde susatabilecek şarküteri ürünleri eklememek daha iyi bir seçenek olacaktır.

Haftada 1 gün bu menüye nişastalı gıda,1 gün de ödül öğünü ekleyerek güçlendirmeye uygun hale getirebilirsiniz.

Şimdiden Allah Kabul etsin.

7.6.12

Sevgili Küçük Kırmızı Balık'ımız ve ilham veren başarı hikayesi:XXL'dan XS'a Var Mı Benimle Gelen ?

XXL'dan XS'a Var Mı Benimle Gelen ?


Evet,
İşte ben..
İşte beklenen yazı..

Evet uzun zamandır benden beklenen yazı bu sanırım.. Kimine göre mucize kimine göre başarı kimine göre azmin zaferi kimine göre photoshop...
Bana göre ise 'içindeki gücün farkında olmak ve bunu kullanmak'...

Şuan bile en çok sorulan soru 'boyun kaç?' Merakım şu ki ne önemi var.. 1,80 ya da 1,50. Önemli olan sizin o son halime baktığınızdaki görüntüm. Oranım, orantım.  Ama nedense bir ısrar var.. Boyum Türkiye ortalaması olup 1.63 cm. Öncelikle buna açıklık getirmek istedim ki yazıyı okurken akıllarda soru işaretiyle devam edilmesin. Gelelim asıl mevzumuza..

  • Ben nasıl zayıfladım ?
  • Özel olarak birşey uyguladım mı ?
  • Spor yaptım mı ?
  • Hiç mi kaçamak yapmadım ?
  • Ne kadar zamanda verdim ?
  • Hiç durakladım mı ?
  • Ben photoshop muyum ?

Burada bunu yedim, şunu yemedim diye maddeler sıralamayacağım. Çünkü okurken maddelerde boğmak şartlar koşmak istemiyorum.İstiyorum ki sizler şuan bu yazıyı okurken daha çok sohbet ediyormuş gibi hissetmeniz..
  
Ve işte bir diyetin kilit noktası "Karar Vermek"


  •  Ben ne zaman kilo aldım ?
  •  Ben neden kilo aldım ?
  •  Ben bu kilodan nasıl kurtulurum ?
  •  Benim ne yapmam lazım ?
  •  Ben neden yapmıyorum ?
Tüm soruların cevaplarını şimdi sesli larak kendinize sorun ve sesli olarak cevap verin. Artık sorunun ve çözümün ne olduğunun farkındasınız...

Ben tüm bu soruların yanıtını verdikten sonra; 'karar verdim'


Benim bu beslenme hayatımı yeniden düzene sokmam, yeniden kendimi bulmam gerekiyordu.
Bunun için de diyet yapmam gerekiyordu. Bu kararı verince bana zararı dokunduğunu düşündüğüm herşeyi hayatımdan çıkarmakla işe başladım. Sabahları 3-4 yağlı poğaçaya, öğlen yenen pizzalara, hamburgerlere, pilav üstü dönerlere,aralarda yenen cipslere, jelibonlara, çikolatalara, gofretlere, paket paket yenen dondurmalara, aksamları yenen mantılara, makarnalara, patates kızartmalarına, tatlılara, pastalara veda etmem gerekiyordu ve ettim de. Daha çok suya, yeşil çaya, yürüyüşe ihtiyacım vardı. Bu süreçle başlayarak kendimce arınma yöntemimi bulmuştum. Ve böyle 87 kg ile başladı yolculuğum.. 1 ay sonra 4 kg verdiğimi görmek beni umutlandırmıştı. Bu süreçte devamlı internetten araştırma öğrenme keşfetme çabalarım devam ediyordu. Beni ne motive eder, hangi çay zayıflatır, hangi hareket şekillendirir, nasıl hızlı kilo veririm derken 'dukan diyeti' karşıma çıktı bir anda..Ve 2 gün boyunca Dukan'ı araştırdım,  Simla'nın bloğunu buldum, okudum, okudum, okudum, okudum ve okudum..Ve evet dedim; bu mudur ? - Budur ! Hayatta ilk kez 'diyet yapacak' ve 'diyet kitabı' satın alacaktım. O gün üşenmeden akşamın bir vakti D&R'a gidip aldım onu !Ve inanın yolda gelirken okumaya başladım. Eve geldim okudum, işe gittim okudum, metrobüste okudum, tuvalette okudum, okudum, okudum,okudum ve okudum...


Artık ne yapmam gerektiğini, neden yapmam gerektiğini, nasıl bir yol izleyeceğimi v en önemlisi bu süreçte sabredersem beni nasıl bir mutluluğun beklediğininfarkındaydım. Bu farkındalıkla başladığım süreçte 1 haftalık atak bekliyordu beni. Şimdi o günlerimi düşünüyorum ama inanın hatırlamıyorum...Zaman nasıl geçti hala bunun şaşkınlığı içindeyim. O zamanları bana hatırlatan tek şey fotoğraflarım ve kilo tablom.
İşte ilk hafta ölçülerim, yani diyete başladığım 3. gün neymişim gelin beraber görelim;

Göbek : 105 cm Basen : 110 cm Bacak : 68 cm Diz altı : 42,5 cm
Tip : Şekil A - 1







Şimdi herkes benden neler yaptığımı, ne yediğimi, ne içtiğimi, boyumu, kilomu, yaşımı, evli mi bekar mı olduğumu, kaçamak yapıp yapmadığımı, Dukan'ın verdiği sürede dediği kiloya inip inmediğimi ve şuanda aklıma gelmeyen birçok şeyi merak ediyor.

Başlayalım, herşeyden önce bekar, 26 yaşında, 1.63 cm boyunda bir insan evladıyım. dukan boyunca yani 7 Ekim'den 23 Nisan tarihine kadar geçen zaman zarfında 83,2 kg'dan 56,2 kg'a indim. Bu da demek oluyor ki 6,5 ayda 27 kg; Dukan'dan 1 ay önce de 4 kg vermiş olan vermiş olan ben toplamda 31 kg'ı 7,5 ayda attım üstümden ve 'OHH' dedim.

Peki özel birşey yaptım mı bu süreçte ?
-Evet çok özel bir diyet yaptım; DUKAN DİYETİ !
Bu kitapta ne yazıyorsa birebir uyguladım. Bakın birebir diyorum çünkü;
kışın incecik de giyindim, tabak tabak buz da yedim, bol bol soğuk su da içtim, nerede merdiven bulsam durmadım çıktım, asla ve asla asansör kullanamdım, yürümek için gerekirse bir durak sonra indim ve buna vakit ayırdım. Dışarıda bu diyeti yapmak zor olacağı için 2-3 ay sistemimi oturtana kadar arkadaşlarımla dışarıda buluşmadım, gece saat kaç olursa olsun ertesi gün için yemeğimi hazırladım. Uzayan beyazlarıma rağmen gidip o paraya tavuk aldım. Eve ulaşmama 5 dakika kalmış olmasına rağmen susamışlığımı hissettiğim anda bakkaldan su alıp içtim. Sabah işe gitmeden önce dukan egzersizleri için saatimi 15 dakika öncesine kurmaya başladım. Su içme alışkanlığı kazanmak için masama her sabah 1,5 lt su alıp akşam 6'ya kadar bitirme zorunluluğunu dayattım kendime. Çantamda devamlı konserve balık ve çatal kaşıkla gezmeye başladım. Arkadaşlarımla özel gecelerde, eğlencelerde buluştuğumuzda sadece '1 soda ve 1 Zero' içme lüksünü kullandırttım kendime. Bazı mekanlarda 'zero' bulamamaya başlayınca çantama zero'yu da ekledim benimle birlikte gezmek üzere arkadaş, kuzen, hala, teyze gezmeleri ve gece konaklamalarını tamamen çıkardım hayatımdan. Tüm ısrarlara, tüm baskılara ve o tüm 'bir parçadan birşey olmaz'lara tek bir cevap verdim. 'Bir kereden birşey olmaz çok şey olur'  Şimdi siz sözleyin. Sizce ben 'özel' birşey uygulamış mıyım bu diyet süresince?

En çok sorulan sorulardan biri de 'nasıl motive olduğum' Benim en büyük motive kaynağım eski fotoğraflarımdı açık konuşmak gerekirse.. Sonuçta bu kilolar bana sonradan yüklenmişti. Hep eskiye hep eskiye bakmak mutlu ediyor gibi görünsede şimdi'mi mutsuz kılıyordu. Neden mutsuzluğa devam ediyordum ki ? Mutlu olmak hakkımdı ! Ve benim elimde olan birşeydi. Ve ben de elimden gelen herşeyi yapmaya hazırdım. Bir yerde okumuştum. Kilo ile ilgili bi makaleydi sanırım. Fazla kilolar ile ilgili şöyle bir cümle geçiyordu. "Ne kadar fazla kilonuz var ?" Cevap 30.  "Her gittiğiniz yere sırtınızda 30 kg yük ile gitmeye çalışın bakalım.  Ne kadar taşıyabilir, ne kadar dayanabilirsiniz ?" İşte kilit noktalardan birisi de buydu. Ben fazla kilolarımın hamallığını yapıyordum. Bunu hakediyor muydum peki ? Cevap -Hayır !
O an dediğim şu oldu, "Ben bu kiloların hamallığını yapmak zorunda değilim." Bu benim için ciddi bi motivasyon kaynağıydı.. Ardından "sayfa" ! Benimle birlikte aynı sorunları yaşayan insanları görmek, aynı amaç için aynı çabayı sarfettiğimizi görmek beni bu yolda yalnız olmadığıma inandırdı. Ve yalnız olmadığımı bilmek beni bu diyette 'güçlü kılan' en büyük etkendi. Bu sebeple iyi, kötü, olumlu, olumsuz her bir sözüyle iletişimde bulunduğum herkese çok çok ama çok teşekkür ediyorum. Sayfada sizlerle sürekli iletişim halinde olmak beni diyette olduğum gerçeğinden o kadar uzaklaştırıyor ki her bir sorunuzda her bir yorumunuzda size yardımcı olmaya çalısırken çokça kendimi unutmuşluğum oldu. Şöyle ki bir seferinde herkesin duraklamalarında yardımcı olurken içinde oldugum kendi duraklamamı farkedememiştim. :) Sürekli diyetin eğlenceli yönlerini bulmak, benzetmeler yapmak, espri kaynağı yaratmak, yani bir bakıma insanları diyet lafının sıkıcı ve kasvetli görülen anlamı dışında aksine eğlenceli ve komik taraflarını bulup çıkarmak bu süreçte yaptığım en keyifli şeylerden biriydi. Neyse konuyu dağıtmayayım. :)

Gelelim vereceğim tavsiyelere,
Aslında ben değil Dukan veriyor bu tavsiyeleri ama siz sadece benim ağzımdan duymak istiyorsunuz, hepsi bu. İşe yarayacağını ümit ederek buyrun diyorum :)

* Diyete başlamadan önce mutlaka kitabı okuyup bitirin,
* Günlük 2 lt suyunuzu için,
* Sınırlı izinlilerden olabildiğince uzak durun en azından seyirin ilk yarısı,
* Dukanella'yı kendinize ödül olarak görün, devamlı tüketmeyin.
* Kola'yı da zor da kalmadıkça tüketmeyin, yani kolaya kaçmayın ;)
* Gojiberry'yi tüketmemezlik yapmayın hele de ki seyir kısmınız uzun ise,
* Kolestrol için yumurta sarısı uyarısını sakın kulak ardı etmeyin, benim kolstrolüm yok bana birsey olmaz demeyin.
* Kimseyle kendinizi kıyaslamayın, o atakta 2 kg verdi ben 1 kg verdim diye gereksiz yere demoralize etmeyin kendinizi. Sonucta onun yaşı, boyu, kilosu ile sizinkiler birebir aynısı olmadığı gibi verilecek kilo da aynısı olmayacaktır. Bunun farkında olun. Sadece kendinizle yarışın.
* Yürüyüş yapamıyrum vaktim yok yalanını ne bize ne de kendinize söyleyin. Ne kadar yoğun ve ne kadar çok çalışabilirsiniz ? Sonucta hiçbirimiz dünyayı kurtarmıyoruz. Bu sebeple yürüyüşe "vakit ayrılmayacak" yürüyüşe "vakit yaratılacak" !
* Yürüyüşü yapıyorum ama egzersize vaktim yok diyenlere de 'hareketsizlik meraklısı olmayın" diyor Dukan. Bu vakitsiz insanları Dukan kitabında sayfa 288'de güzel kategorize etmiş. Göz atmanızı tavsiye ederim. (*Noktalı olan kısımda )
* Regl dönemleri artı çıkmanız çok normaldir. Çünkü vucuttaki kaslar sünger kıvamına gelir bu sebeple su tutar, bu da tartıya artı olarak yansır. Eğer bunun bilincinde olup çıkacak rakamı görme cesaretiniz varsa bu özel zamanlarda da tartılın, yok buluttan nem kapan bi cinsim diyorsanız hiç tartıya yaklaşmayın ve gereksiz yere moralinizi bozmayın. Sadece sabredin.
* Hızlı kilo veririm düşüncesiyle sakın ve sakın az yiyip porsiyonlarınızı ufak tutmayın. Çünkü Dukan'da az yemek 'aç kalmak' belli bir saatten sonra yememek gibi birsey sözkonusu değil. Serbest olan yiyeceklerden dileğince yiyebilirsiniz.
* Dukan size süreyi verirken sıfır kaçamak üzerinden değerlendiriyor ! Kaçamak konusunda kimse tolerans tanımıyor anlayacağınız. kaçamak yapmak seyir sürenizi uzattığı gibi, psikolojinizi bozar ve diyetinizi yıpratır. Uzak durun...

Daha yazacak birçok şeyim var aslnda ama daha fazla uzatmamk adına bir an önce paylaşmak istiyorum.. Eksik kalan noktaları artık soru cevap şeklinde konuşuruz. Bu yazının altında..

Ve işte bu da son ölçülerim ve ben... 
İlk ölçü   Göbek : 105 cm Basen : 110 cm Bacak : 68 cm  Diz altı : 42,5 cm
Son ölçü Göbek : 82 cm   Basen : 87 cm   Bacak : 51 cm  Diz altı : 35,5 cm

Fark                   : -23 cm            : -23 cm           : -17 cm            : -7 cm

Tip : Şekil B - 1





Son söz olarak,
Başta Sayın Hocamız Dukan'a, ardından bizim bu sayfada buluşmamıza sebep olan Sevgili Simla'ya ve burada iletişimde olduğum iyi kötü herkes ama herkese bir kez daha çok çok çok teşekkür ediyorum.

Bir laf vardır ya hani,

"Beni sizler yarattınız" diye evet hiç mübalağ etmiyorum;

BENİ GERÇEKTEN SİZLER YARATTINIZ // KKB

Son olarak sizlere,
Şebnem Ferah'ın 'Artık Kısa Cümleler Kuruyorum' adlı parçasını armağan ediyorum.. İyi dinlemeler...

Dip Not : Adımın niçin Küçük Kırmızı Balık olduğunu merak edenler bu ismin nerden geldiğini öğrenmek için aşağıdaki linki açıp bu güzel hikayede kendinizi bulabilirsiniz.

 Küçük Karabalık 



Hadi şimdi bir bardak su için..
Ve bilin ki,
KKB ve ben sizleri çok seviyoruz :)

29.3.12

ATAK VE SAF PROTEİN GÜNLERİ İÇİN ÖĞÜN ÖNERİLERİ

FOTOLARI BÜYÜTMEK İÇİN ÜZERLERİNE TIKLAYINIZ



DETAYLAR-EKSTRALAR:

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ TOPLAMDA 1KG'YU GEÇMEMELİ.SÜT TERCİHEN 1 BRD.LA SINIRLANDIRILMALI.

ÇAY,KAHVE,BİTKİÇAYLARI,AYRAN,KEFİR DIŞINDA EN AZ 1,5 LT SU İÇMEYİ UNUTMAYIN.

SİRKE(BALSAMİK ,ELMA VEYA ÜZÜM)
KOKULU OTLAR(maydanoz,dereotu,nane gibi otlar yiyeceklere tat verme amaçlı az miktarlarda tüketebilirsiniz,fazlası sebzeye gireceğinden izinli değil),
BAHARATLAR,
KORNİŞON TURŞU(3-4 adet)
LİMON SUYU(tatlandırma amaçlı az miktarda örn:günde 1 kaşık)
SOĞAN,(tatlandırma amaçlı az miktarda örn:günde çeyrek ufak soğan)
SARMISAK,(tatlandırma amaçlı az miktarda örn:günde 1)
TUZ (çok çok azaltın)
HARDAL
ZEYTİNYAĞ(kasım 2011 de dr.dukan yaptığı güncellemeyle diyete 2 çay kaşığı kadar zeytinyağ ekledi.)
DOMATES(tatlandırma amaçlı az miktarda örn:günde 1 kaşık)Domatesi rende,şeker ve yağ katkısız salça veya püre olarak kullanabilirsiniz.

*İçeceklerde veya yiyeceklerde kalorisiz tatlandırıcılardan(aspartam,sukraloz vs.) kullanabilirsiniz.(ÖRN:SPLENDA,STEVIA,TAKİTAFORMTAT60)
*Light gazlı içecekler tüketebilirsiniz.(Diyet kola vs)Dr.Dukan bu tür içecekleri de sınırlamıyor ama şahsi görüşüm 1-2 bardağın üzerine çıkmamak çünkü selülitin artmasına sebep oluyor bu tür içecekler.


-Yukardaki listede önerilmiş bütün yemeklerin tariflerini sayfadaki arama motoruna yazarak bulabilirsiniz.Tüm atak ve P günleri tariflerini bu linkte bulabilirsiniz.
-Ayrıca atak evresinin özetine buradan ulaşabilirsiniz.

27.2.12

ÇALIŞANLAR ve DIŞARDA ÇOK VAKİT GEÇİRENLER İÇİN DUKAN

Dukan’ı yapanların en büyük problemlerinden biri de dışarda veya işyerinde ne yiyeceğini bilememek.

Yaptığımız ve paylaştığımız tariflerin birçoğu pratik olsa da,bütün gün çalıştıktan sonra eve gelip hazırlamak ve ertesi günü düşünmek gerçekten zor olabiliyor.Fakat işin gerçeği şu ki eğer hazırlıksız yakalanırsanız ya kaçamak yaparsınız ya aç kalırsınız ya da diyeti tamamen bırakırsınız.
Oysa ki bu diyet aç kalmadan ve lezzetli yiyecekler yaparak zayıflayabileceğiniz nadir diyetlerden.
Peki neler yapabiliriz?

-Tariflerden yanınızda taşıyabileceklerinizden haftasonları yüklü miktarda yapıp derin dondurucuya atmakla başlayabilirsiniz işe.Bunlar yulaf kepekli ekmek,kek,kurabiye ve poğaçalar olabileceği gibi soğuk da yenebilecek köfte türü yiyecekler olabilir.
-Derin dondurucunuzda mutlaka pratik kullanıma uygun malzemeler bulundurun.Porsiyonlar halinde paketlenmiş kavrulmuş kıyma,kuşbaşı et,köfte,tavuk,donmuş sebzeler hemen hazırlanmaya uygun malzemelerdir.Basit bir terbiyeyle tavuklu,etli çorbalar,yumurtayla değişik omletler,salçalı bir sosla sulu yemek haline getirebilirsiniz.
-Mikrodalga fırınınız yoksa mutlaka edinmeye çalışın.Ben de başlarda zararlı olduğu düşüncesiyle almamıştım fakat araştırdıktan sonra ikna olup kullanmaya başladım.Mutfakta işinizi çok hızlandıracak bir alet.Özellikle mikrodalgada pişirme torbalarıyla çok kısa sürede her türlü yiyeceği hazırlamanız mümkün.EKMEK'ten KEK'e birçok tarifi de kısa sürede pişirebilirsiniz.


-Kapağı sıkı kapanan kaplardan edinerek işyerinize pişirdiğiniz yemeklerden,haşlanmış yumurta,çiğ veya pişmiş sebzeler götürebilirsiniz.Bu kapların termos özellikli olanları mevcut olduğu gibi ,bu özellikte çantalar da bulmak mümkün.
  

-Bir termos edinerek bol tavuklu,terbiyeli mis gibi bir çorbayı(veya uygun herhangi başka bir çorba) işyerine götürmek ve kupayla içmek güzel bir alternatif olabilir.




-Yulaf kepeğinden yapılmış krepler de dışarda hayat kurtaran malzemeler.İçine hazırlayacağınız kavrulmuş kıyma,haşlanmış tavuk parçaları,fume dilimleri,otlu lor peyniri ile güzel bir öğün olurlar.
- Küçük kutu yoğurt ve sütler,ayran,kefir,hindi füme,surimi,ton balığı gibi paketli ürünlerden stok yapmak da kaçamaklardan koruyan bir başka yol.  

-Dışarda yiyorsanız veya sipariş vermeyi düşünüyorsanız seçmeniz gerekenler ;marine edilmemiş ızgara et,tavuk,balık ve yanında ayran(çoğunlukla light bulamazsınız ama normal ayranların da yağ oranları %2’den az oluyor genelde)çevirme piliç(derisi ve kanatları hariç),sebze günlerindeyseniz yanında az salata veya buharda pişmiş sebze olabilir.
-Fastfood restoranlarında bile uygun yiyecek bulmak mümkün.Zor durumlarda ızgara tavuklu  burgerlerden alıp (sosu ve ekmeği hariç:D)yiyebilirsiniz.Sebze günlerinizde ise ızgara etli salata menülerinden tercih edebilirsiniz.



-Arkadaş veya akraba ziyaretlerinde yanınızda mutlaka diyetinize uygun yiyeceklerinizi götürün.Evinizde vereceğiniz davetlerde de kendinize uygun birkaç çeşidi mutlaka hazırlamaya özen gösterin.  
-Eğer resmi ve yanınızda yiyecek taşıyamayacağınız bir yemeğe davetliyseniz diyeti bozmamak için menüde bulunan karbonhidratları es geçerek proteinlerden yemeye özen gösterin.Proteinler yağlı hazırlanmış bile olsalar diyetinize karbonhidratlardan ve şekerlerden daha az zarar verirler.

Benden size bir de küçük öneri.Diyetinizi sabote edebilecek kişilerle biraradaysanız diyette olduğunuzu söylemek yerine sağlık nedeniyle önerilen yiyeceği yiyemeyeceğinizi söyleyin.Böylece diyetin zararlarından başlayıp ,ufacık bir kek yemenin diyeti bozmayacağından oluşan bir konferans dinlemek ve oturup uzun uzun diyeti açıklamak zorunda kalmadan uygun yiyecekleri yiyebilirsiniz:D

http://www.joe-ks.com/archives_mar2009/TakeAwayFood.htm
http://joker.com.tr/
http://www.zamazing.org/yazi/usb-ile-calisan-sefer-tasi

16.2.12

NEDEN YULAF KEPEĞİ?




 
Yulaf kepeği bir zamanlar hayvan yemi olarak kullanılan bir yan ürün olarak anılırdı ama şimdi en sağlıklı gıdalar biri olarak kabul edilmekte.Gerçi ülkemize girişi çok yeni(hatta Dukan diyetiyle birlikte)O yüzden kimi zaman gereken  saygıyı halen göremiyor.
Fakat Dukan’ın en önemli parçalarından biri ve diyete dahil edilmesi çok büyük önem taşıyor.Yerini alabilecek başka bir gıda ise yok.

YULAF KEPEĞİ NEDİR?

 Yulaf kepeği,yulafı saran en dış tabakası yani kabuğudur. (Yulaf ezmesini rondodan geçirdiğinizde elinizdeki şey yine yulaf ezmesi olacaktır,yulaf kepeği değil)
B kompleks vitaminleri, protein, yağ, mineral ve kalp için sağlıklı çözünür lifler içerir.

Yulaf kepeğini ezmesinden ayıran en önemli ve büyük farkı ise beta-glukan adlı çözünür lif bakımından zengin olmasıdır. 1997 yılında ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) günde 3gr kadar beta glukanın kolestrol dengeleyici özelliği olduğunu ve yulaf kepeği takviyesinin  bunu sağladığına dair çalışmalar göstermiştir.


YULAF KEPEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR?



Health Benefits of Oat BranKOLESTROL ve KORONER KALP RAHATSIZLIKLARI

Protein alımının kolestrol seviyesini arttırmasından endişe duyanlar için yulaf kepeği atlanmaması gereken bir besin.
Yulaf kepeğinin en önemli yararı, kolesterol düşürme yeteneğidir.Yulaf kepeği  yediğiniz besinlerden emilen kolesterol miktarını azaltmak için yardımcı olur.  Kolesterolü düşürerek arterlerin tehlikeli plak oluşumunu engellemeye yardımcı olabilir. Bazı çalışmalarda yulaf kepeğindeki beta glukanın LDL yani kötü kolestrol seviyesini düşürdüğü gözlenmiştir.Bunun için günde 3gr kadar tüketilmesi gerekirken,ortalama 28 gr yulaf kepeği bu ihtiyacı karşılayabilmektedir.(Bu tam da Dukan’ın bize önerdiği günlük tüketim miktarı kadar)
Bu da total kolestrolde azalma ve  koroner kalp hastalığı görülme sıklığını azaltmaktadır.

 
Yulaf kepeği ikinci bir faydası, kardiyovasküler hastalıkların önlenmesidir. Koroner kalp hastalığı riski olan hastalarda yapılan bir çalışmada, yüksek kolesterol seviyelerinin arterlerde plak birikiminin ve yüksek kan basıncının  bir kalp krizi ya da inme ile sonuçlanabileceği,bu riskini azaltmak için yulaf kepeğin yararlılığı kanıtlanmıştır.

DİYABET

 
Yulaf kepeği üçüncü bir faydası da , yulaf kepeğinin,karbonhidratların sindirimini yavaşlatarak ve şekerin kan dolaşımına grime hızını azaltarak ,yemekten sonra kan şekeri seviyesini düşük tutmasıdır. 
 6 hafta boyunca düzenli tüketilen yulaf kepeğinin kan şekeri düzeyleri üzerinde olumlu etkileri saptanmıştır.Diyete yulaf kepeğini eklemek, kanda glukoz ve insulin seviyeleri ve pek çok diyabet komplikasyonlarını önlemede ciddi yararlar sağlamaktadır.Bu da Dukan diyeti yapan bazı diyabetli arkadaşların insulin bırakma noktasına nasıl geldiklerini açıklıyor.

ATLETİK PERFORMANS


Uzun sureli egzersizler öncesi yulaf kepeği yemenin metabolizma üzerinde olumlu etki ederek performansı arttırdığı yolunda bilimsel çalışmalar mevcut.

KİLO KONTROLÜ

 
Minnesota Üniversitesi'nde profesör ve beslenme uzmanı olan JL SLAVİN’in araştırmalarına göre yulaf kepeğindeki  lif, hacminin 25 katı kadar su emebilir ve midede yer kaplayarak tokluk hissi yaratır.Ayrıca yapışkan bir tutkal gibi, temas eden her besine yapışır. Böylece açlığı geciktirerek, sindirim ve besinlerin emilimi geciktirir. Sonuç olarak, daha az kalori alımına ve kilo kaybına yardımcı olur.

KABIZLIK

Yulaf kepeği lifi dışkıyı yumuşatmaya ve bağırsaklardan geçişini rahatlatmaya yardımcıdır.Düzenli kepek tüketenlerin bağırsak fonksiyonlarında belirgin bir iyileşme saptanmıştır.
Günlük beslenmeye kepek eklemek kabızlığı önlemek için çok önemlidir.Fakat şu noktayı asla atlamayın.Kepekle birlikte yeterli sıvı alınmaması şişen kepeğin atılmasını zorlaştıracak ve kabızlığı önlemek yerine daha da ağırlaştıracaktır.Kepek faydasını ancak bol suyla göstermektedir.

İDEAL KEPEK NASIL OLMALI?

Yulaf kepeğinin boyutları da önemli.Kepek orta boyutlarda olmalı(şu anda Türkiye’deki kepek markaları çok da uygun boyutlarda değiller malesef)Kepeğin çok iri taneli veya ince öğütülmüş olması faydalarını etkilemekte.’Medium cut’ denilen boydaki yulaf kepeği bize en uygun olanı.Her halukarda paketli ürünleri tercih etmek kimi aktarların yulaf kepeği yerine ne olduğunu bilmediğimiz saman parçalarını yutturmaya çalışmasından bizi koruyacaktır.Aşağidaki foto Dukan resmi sayfasından olup uygun büyüklüğü göstermekte.

Yulaf kepeğini serin ve kuru bir yerde muhafaza etmek gerekiyor.Bu şekilde saklamadığınız takdirde koku veya böceklenme yapabiliyor.Eğer fazla miktarda alıyorsanız buzdolabında hatta dondurucu kısmında muhafaza edebilirsiniz.
ATAK EVRESİNDE 1,5 yemek kaşığı
SEYİR EVRESİNDE 2 yemek kaşığı
GÜÇLENDİRMEDE 2 yemek kaşığı
KORUMADA 3 yemek kaşığı günlük yulaf kepeği tüketme hakkınız var.
İster pişirmeden isterse kek,krep,ekmek  gibi yiyeceklerin yapımında kullanabilirsiniz.

Bu arada yurtdışında yaşayan veya sık giden biriyseniz aşağıda adını verdiğim yulaf kepeği markalarından temin etmenizi öneririm.Yulaf kepeğinin ingilizcesi:Oat bran, Almancası:Hafer kleie, Fransızcası:Son d'avoine.

1. Hodgson Mill, Cereal Hot Oat Bran
2. Bob's Red Mill Organic Oat Bran Hot Cereal
3. Old Wessex Ltd. Organic Oat Bran, Creamy Breakfast Cereal
4.Quaker Hot Oat Bran Hot Cereal
5.Bergin Nut Company Oat Bran Packages


 KAYNAKLAR:
http://www.shopdukandiet.com/oat-bran/about-oat-bran

9.2.12

İÇİMİZDEKİ SESSİZ MİSAFİRLER:PROBİYOTİKLER

Latince'de YAŞAM İÇİN (pro:için,bio:yaşam) anlamına gelen Probiyotikler ,bağırsaklarımızda yaşayan 100 trilyon(evet 100trilyon) faydalı bakteridir.
 Probiyotiklerin görevleri:
  • Bağışıklık sistemini güçlendirmek.
  • Yiyeceklerin hazmını kolaylaştırmak.
  • Vitaminlerin (K vit, biyotin, B12, niasin vb) sentezini yapmak.
  • Bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak.
  • Zararlı maddelerin (toksinler) kan dolaşımına geçmesini engellemek.
  • Besin allerjilerini ve ekzemayı önlemek.
  • Kronik enflamatuvar (iltihabi) hastalıkların oluşumunu engellemek.
  • Kanseri önlemek.
  • Yaşlanmayı yavaşlatmak.
  • Depresyonu hafifletmek.
  • Otizm bulgularını hafifletmek.
  • İshali önlemek ve tedavi etmek.
  • İdrar yolu iltihaplarını önlemek.
  • Kabızlığı tedavi etmek.
  • Böbrek taşlarının (okzalat) oluşumunu azaltmak. 
Probiyotikler doğal olarak yoğurt,kefir,peynir,sirke,turşular gibi fermente ürünlerde bulunurlar.


Son yıllarda rafine gıdaların tüketimindeki artışa paralel olarak, turşu, yoğurt ve çeşitli salamuralar gibi geleneksel fermantasyon gıdalarının az tüketilmesi, süt ve yoğurt gibi fazla tüketilenlerin ise ekşimesin ya da kesmesin diye pastörize edilmesi ya da antibiyotik katılması vücudumuzun mükemmel probiyotik dengesini alt üst etmiştir. 
 Ayrıca sık kullanılan antibiyotikler,stres,alkol,işlenmiş gıdalar ve diyet gibi yeme sistemimizi birden değiştirmek de bu faydalı bakterileri yok etmekte ve bağışıklık sistemimizi bozmakta.


Malum Dukan diyetinin yan etkilerinden en önemlilerinden biri de kabızlık.Bazılarımız ise tam tersi bir durumdan şikayetçi.


Dukan diyetindeki izinli gıdalar içinde tükettiğimiz yağsız süt ürünlerinin probiyotikler açısından faydası olduğunu sanmıyorum.Probiyotikli ürünlerde ise izinli olduğumuzdan fazla yağ mevcut.
Ben çoğunlukla evde yoğurt mayalarken probiyotikli yoğurtlardan kullansam da ,açılır açılmaz tüketilmeleri gerektikleri ,yoksa etkinliklerini yitirdiklerini okuduğumdan beri yaptığım yoğurda da güvenmez oldum.
Turşular gereğinden fazla tuzlu,sirke herkesin rahatlıkla tüketebileceği bir besin değil.


Bu durumda dışardan probiyotik takviyesine ihtiyaç duyduğumuz aşikar.Eczanelerde rahatlıkla probiyotik kapsülleri bulunabilmekte.Bu kapsüller ilaç değil besin takviyesi aslında.İstenirse içtiğimiz suya veya yediğimiz yemeğe de karıştırılıp tüketilebiliyorlar.



Bu konuda ızdırap çekip, tavsiye isteyenlere duyurulur:)



kaynaklar: 
http://silvieandmaryl.com/2009/12/probiotics-friendly-bacteria/
http://en.wikipedia.org/wiki/Probiotic

http://www.gidaraporu.com/probiyetikler-insan-sagligi-onemi_g.htm

27.1.12

TATLANDIRICI DOSYASI

DUKAN –her diyette olduğu gibi-bildiğimiz anlamda şeker kullanımına izin vermeyen bir diyet.Hatta bununla da kalmayıp kullanılabilecek tatlandırıcıları da sınırlıyor .Kitapta Aspartam kullanımına izin verilirken,sonradan piyasaya sürülen Sukraloz bazlı Splenda ve bitkisel doğal tatlandırıcı olan Stevia da diyette öneriliyor.

Tatlandırıcılar hakkında birçok olumlu-olumsuz  yorum okumak mümkün.Kanserden,beyin tümörüne birçok hastalığın oluşumunda hedef gösterilen tatlandırıcıların FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi) ve NCI(ulusal kanser enstitüsü) tarafından zararsız oldukları onaylanmış olsa da tüketicilerin tedirginliği devam ediyor.Üstelik tamamen naturel Stevia’nın henüz FDA onayı almamış olması beni diğerlerinin güvenilirliği konusunda daha da şüpheye düşürüyor.

Üstelik bazı araştırmalar tatlandırıcıların beyin tarafından şeker olarak algılandığı,bazıları da şeker isteğini kesmediği gibi daha çok şeker arzulanmasına yol açarak insulin salınımına bağlı olarak kilo alımına sebep olduğu görüşünde.


Tatlandırıcılar enerji içeren ve içermeyen olarak ikiye ayrılıyor.Biz enerji içermeyenleri kullanabiliyorsak da bazılarının içerdiği enerji miktarı gerçekten de çok düşük.3.33 kcal/g dan düşük miktarlarında Amerika’da yiyecek ve içeceklerin üzerine “0” kalori yazılmasına izin verilmiş.Alacağınız ürünlerde bu miktarlara da dikkat etmenizde fayda var.
Örneğin Tagatose deneyeceğim doğal tatlandırıcılardan birisi.

Enerji içeren tatlandırıcılar: 

Genellikle bitkilerden ayrıştırılan kimyasal maddelerdir. Bunların enerji değeri vardır. Fazla miktarda alındıklarında kan şekerini yükseltirler . Bu maddelerden bazıları aynı ağırlıktaki şekerden daha az tatlı oldukları halde daha az enerji içerdikleri için şeker yerine kullanılabilirler.

Sükroz: Sofra şekeri olarak da bilinen şeker pancarı ve kamışından elde edilen bir disakkarittir. Bal, mısır şurubu ve esmer şekerin yapısındadır.

Fruktoz: Fruktoz meyvelerde ve balda doğal olarak bulunmaktadır. Diyabetik ürünlerin yapımında da kullanılmaktadır. Tüketimi fazla olduğunda, trigliseridlerin (kan yağlarının) yükseldiği saptanmıştır. Tüketimi bazı kişilerde ishale neden olabilir. Bal, reçel, toz tatlandırıcı, bisküvi, çikolata ve helvalarda tatlandırıcı olarak kullanılır. Zayıflama diyetlerinde kullanımı önerilmemektedir.

Sorbitol: Sebze ve meyvelerde doğal olarak bulunmaktadır. Günlük alım miktarı 30 gramı geçtiğinde hazımsızlığa ve ishale yol açabilir. Sorbitol içeren ürünlerin 1 porsiyonunun en fazla 5 gram sorbitol içermesi ve günlük tüketiminde dikkatli olunması gerekir. Şekerlemelerde, tatlandırıcılı çikletlerde, tahin helvası, reçel ve jölelerde kullanılır.

Mannitol: Tatlılık derecesi glikoz kadardır. Gıda sanayinde, çiklet ve şeker üretiminde tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır.

Xsilitol: Meyve ve sebzelerde (Çilek, malta eriği, karnabahar) bulunmaktadır. Diş çürüklerine karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Çiklet ve çikolata üretiminde kullanılır. Barsaklardan, glikoza göre daha yavaş emilir, metabolizmada glikoza dönüşerek kan şekeri yüksekliğine ve günde 90 gramdan fazla alınması ishale neden olabilir.

Tagatose: Tagatoz laktozdan (süt şekeri) elde edilen doğal bir tatlandırıcıdır. Laktoz hidrolizi ile galaktoz ve glikoz ayrılmıştır. Galaktoz daha sonra enzimatik bir işlemle Tagatoza dönüştürülür. son bir arıtma işleminden sonra doğal şeker tadında lezzetli bir beyaz kristal yapı elde edilir. Son Tagatoz kristalleri hiçbir laktoz veya glukoz içermez.(TAGATESSE)

Rebiana(Stevia): Stevya yapraklarının özünden yapılan, yüksek saflıkta doğal bir tatlandırıcıdır. Vanilya, nane ve tarçın gibi diğer doğal aromaları çıkartmak için kullanılana benzer bir süreç kullanılarak yapılır. Rebiana çeşitli yiyecek ve içeceklerin içinde ve sofra tatlandırıcılarının içinde kullanılır.
Kurutulmuş haldeki şeker otu yaprakları normal şekerden 10-15 kat daha tatlıdır. İşlenerek toz haline getirilmiş şeker otu normal şekerden 200-300 kat daha tatlıdır.(STEVYA,STEVIT,TRUVIA)

Enerji içermeyen tatlandırıcılar: 

Doğal tatlandırıcı molekülleri benzerlerinin laboratuvarlarda yapay olarak sentezlenmesi ile elde edilen maddelerdir. Genellikle sıfır ya da sıfıra yakın miktarda kalori içerirler. 

Aspartam: Protein yapısındadır. Sakarinden pahalı olmasına rağmen tat olarak tercih edilen bir tatlandırıcıdır.
Isıya dayanıksız olduğu için, pişirilmesi gereken sütlü tatlılara ocaktan aldıktan sonra ilave edilmelidir.  Günlük kullanım dozu 40 mg/kg olarak önerilir. Ülkemizde üretilen diyabetik baklavada ve diyet içeceklerde, karışım tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır. Aspartam, fenilalanini metabolize edemeyen Fenilketonüri’li hastalar için sakıncalıdır . Şekerden 200 kat tatlıdır.( Canderel, Sanpa, Diyet tad, Nutra tad, Aspartil, Sweet’N Low, Nutra sweet)

Asesülfam-K (Asesülfam potasyum): Şekere yakın bir tatlılık sağlar, fakat çok miktarda kullanıldığında acı ve metalik bir tat oluşturur. Isıya dayanıklıdır. Pişirilen, fırınlanan yiyeceklerde kullanılabilir (kek vb.) Kahvaltılık tahıllarla, tatlılarda, çiklet vb. yiyeceklerde karışım tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde üretilen diyabetik baklavada ve diyet içeceklerde karışım tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır.  Günlük kullanım dozu, 15 mg/kg olarak belirlenmiştir. Şekerden 200 kat tatlıdır.(SWEET’N LOW)

Sakkarin: İlk bulunan tatlandırıcıdır. Ağızda metalik ve acı bir tat bırakır. Yüksek dozlarının hayvanlarda üriner sistem tümörlerine neden olması dolayısıyla insanlarda kısıtlı kullanımına izin verilmiştir(2.5 mg/kg). Gebelikte sakarin kullanımı sakıncalıdır. Bazı içeceklerde aspartam ve asesülfam potasyum ile birlikte karışım tatlandırıcı olarak kullanılır. Tatlandırıcılar, karışım olarak kullanıldığında, hem şekere yakın bir tat oluşur hem de istenmeyen tat değişiklikleri algılanmaz.Çay şekerinden 300-400 kat daha fazla tatlıdır.  (Sakarin, Hermesetas, Dulcaryl, Tadalin, Scheekoppe, Sussli)

Siklamat: Siklamat, sevilen ve tadı iyi olan bir tatlandırıcıdır. Deney hayvanlarında, insanlarda tümör oluşumuna yol açmamasına rağmen, siklamatın yüksek dozlarının mesane tümörlerine yol açması nedeniyle bir çok ülkede yasaklanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü, siklamat için günlük dozu 11 mg/kg olarak belirlemiştir. Sakarin ve siklamat genellikle siklamat/sakarinin=10/1 oranında karışım olarak hazırlanmaktadır.Sukroza göre 30 kere daha tatlıdır. Aşırı siklamat alımı ishale neden olmaktadır. Acı tad bırakır.ateşe dayanıklıdır.( Dulcaryl, Tadalin, Scheekoppe, Sussli)


Sukraloz: E 954 koduyla bilinen sukraloz, şeker kamışından elde edilen ve toz şeker gibi tatlı bir tadı olan, ancak insan vücudu tarafından bir karbonhidrat gibi algılanmayan yeni nesil tatlandırıcıdır.Acı tad bırakmaz,
ısıya dayanıklıdır. Şekerden 600 kat tatlıdır.(SPLENDA(toz,granül),TAKİTA FORMTAT60 GRANÜL,TAKİTA SUKRALOZLU TABLET)

KARIŞIM TATLANDIRICILAR:

Enerji içeren ve içermeyen tatlandırıcıların karışımlarından hazırlanmışlardır.Birbirlerini tat,pişirilebilirlik ve kalori açısından dengelemektedirler.Tatlandırıcılar, karışım olarak kullanıldığında, hem şekere yakın bir tat oluşur hem de istenmeyen tat değişiklikleri algılanmaz.Piyasada buluna çoğu tatlandırıcı markası bu karışımlardan oluşmaktadır.İçerikleri kontrol ederek almak görece daha zararlı olanlardan uzak durmamızı sağlar. 


Dünya Sağlık Örgütü, ADI (Acceptable Daily Intake) değerleri ile günlük alınmasına izin verilen miktarları şu şekilde ,
Örn, Aspartam için 40 mg/kg ADI değeri saptanmış.
Yani gün içerisinde ağırlığımızın her 1 kg’ı için 40 mg aspartama izin verilmektedir. Bu da 60 kg ağırlığındaki bir kişi için (60 x 40) 2400 mg aspartama eşittir.
Bu çok fazla bir miktar olmakla beraber litrelerce diyet içecek,kilolarca tatlandırıcılı besin yiyebiliriz anlamına gelmiyor.
Aslında en güzeli şekeri hayatımızdan tamamen çıkarmak.Fakat bunun mümkün olamayacağı da aşikar.Tatlandırıcıların olası kötü etkilerinden korunmanın tek yolu miktarları kısıtlamaktan geçiyor.





KAYNAKLAR:
http://www.turkdiab.org/page.aspx?u=1&s=18
http://www.beverageinstitute.org/shared/downloads/low-calorie-sweeteners.pdf 
http://www.fda.gov/   
arsiv.ntvmsnbc.com/news/467399.asp#storyContinues
http://www.dilarakocak.com.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=279&Itemid=110
http://saglik.tr.net/beslenme_sagligi_tatlandiricilar.shtml
http://www.sekerhastaligi.gen.tr/tatlandiricilar.asp
http://www.izmirdiyet.com/tatlandiricilar_ile_merak_ettikleriniz.php
http://www.doktorsensin.com/makaleler/500/yapay-tatlandiricilar

 GÖRSELLER:
http://www.passionatehomemaking.com/2008/09/my-favorite-natural-sweeteners.html
http://www.americanhealthandbeauty.com/articles/?article=3664
http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2010/07/03/can-this-popular-alternative-sweetener-spike-uric-acid-into-the-danger-zone.aspx

30.12.11

DÜŞÜK KARBONHİDRAT DİYETLERİ GERÇEKTEN ZARARLI MI?

TAŞ DEVRİ DİYETİ'nin yazarı Prof.Dr.AHMET AYDIN'ın konuyla ilgili verdiği bilgileri paylaşmak istedim.Taş Devri ve Karatay diyetlerinin Dukan diyetiyle ortak noktası düşük karbonhidrat diyetleri olmaları.Belirgin farkları ise faydalı yağları da destekliyor oluşları.Kendisinin daha detaylı makalelerine http://beslenmebulteni.com'dan ulaşabilirsiniz.


Taş Devri Diyeti gibi yüksek proteinli diyetlerin kemikleri erittiği söyleniyor. Bu doğru mu?
Doğru değil. Doğru olsa idi Taş Devri’nde yaşayan insanların kemiklerinde osteoporozu sık görürdük. Tam tersine neredeyse hiç yok.
Fazla proteinli gıda tüketenlerde osteoporoz olabileceğini belirten ilk yazı 1968 yılında yayınlanmış (13). Bu çalışmada 25 lakto-ovovejetaryen ile eşit sayıdaki et yiyicinin el tarak kemikleri kıyaslandığında vejetaryenlerin kemik yoğunluklarının daha fazla olduğu saptanmış.
Etin osteoporoza neden olma iddiası asidik olması ile izah ediliyor. Gerçekten de et ve balığın böbreklerde oluşturduğu asit yükü yüksek, sebze ve meyveninki ise düşük. İnsan böbrekleri pH:5’in altındaki yani asidik idrarı boşaltamıyorlar. Bu nedenle et, balık ve tahılların yenilmesi sonucu oluşan asitler (daha çok fosfat ve sülfatlar) kısmen kemikten gelen kalsiyum ile tamponlanıyor. Diyetle alınan yüksek miktardaki asit, böbrekler ile atılırken kemik kalsiyumunu da eritiyor.
Fakat yine de ‘et osteoporoz yapar’ iddiası oldukça şaşırtıcı. Çünkü fosil kalıntıları incelendiğinde çok daha fazla etin tüketildiği, tarım devrinin öncesinde neredeyse hiç osteoporoz yok.
Nitekim 6–18 yaş arasında 229 çocuk ve ergenin 4 yıl boyunca incelendiği bir araştırmada protein tüketimi arttıkça kemik yoğunluklarının da arttığı gösterildi (14). Bu çalışmaya göre et tüketmek kemik erimesine neden olmadığı gibi, kemik erimesini de önlemekte. Neden olarak da diyetteki proteinlerin, kemik bağ dokusunu (matriks) oluşturan esansiyel amino asitlerin hammaddesi olması gösterilmekte.
Bazı araştırmalarda protein tüketimi arttıkça kemik yoğunluğunun artması, bazılarında ise azalması proteinli gıda yanında alınan asidik ya da bazik (alkali) gıdaların miktarı ile ilgili. Proteinli gıdalar (et, süt, süt ürünleri, yumurta), tahıllar, rafine yağlar, şekerler ve rafine diğer gıdalar asit yükünü artırırken, sebze ve meyveler asit yükünü azaltıyorlar. Taş Devri’ndeki insanların idrarla attıkları asit miktarı (22mEq/gün) günümüzdekinden (64mEq/gün) üç kat daha az (15).
Günümüzde böbrek asit yükünün artmasının tek nedeni alkaliden zengin sebze ve meyvelerin yeteri kadar alınmaması değil. Ayrıca et ve tahıl gibi besinlerin işlenmesi sırasında potasyum ve magnezyum gibi alkali yapıcı minerallerini kaybetmesi. Bu nedenle kavurma, klasik sucuk ve pastırma, mandıra sütü gibi proteinli gıdalar, salam, sosis ve kutu sütü gibi rafine gıdalara göre daha az asidikler.
Yapılan bir araştırmaya göre diyetteki kalsiyum 500mg/gün’ün altında olmadıkça fazla protein yenmesi bağırsaktan kalsiyum emilimini azaltmamakta, tam tersine artırmakta (16).


Taş Devri Diyeti gibi düşük karbonhidratlı diyetlerin sağladığı kilo kaybı su kaybına bağlıdır deniyor, doğru mu?
Bu doğru ama aynı durum diğer diyetler için de doğru. Ama bu etki çok kısa bir süre sonra kayboluyor ve kişi daha sonra vücut yağlarını kaybetmeye başlıyor.

Düşük karbonhidratlı diyetlerin kasları erittiği söyleniyor, bu da mı yanlış?
Bu iddia da yanlış. Bu diyet yağ kitlesini eritiyor, kas kitlesini değil (20).

Böbrek hastalığı ve hipertansiyonu olan hastaların yüksek proteinli bir diyetten olumsuz etkilendiği söyleniyor, peki bu doğru mu?
Bazı böbrek yetersizliği olan hastalarda yüksek proteinli gıdalar böbreklere zarar verebilir. Bunun nedeni fazla proteinin metabolize olarak fazla üre yapmasıdır. Böbrek yetersizliği varsa bu fazla üre yeteri kadar atılamaz. Bu durumda hastaya verilen protein miktarı kısıtlanır. Bütün bu anlatılanlar doğru ama böbrekleri sağlam olan birisi için bu söz konusu değil. Yapılan bir çalışmada %25 protein alan grupla %12 alan grup arasında böbrek fonksiyonları arasında bir fark olmadığı saptanmış (21). Başka bir çalışmada da vücutçulara kg başına 2.8gram gibi yüksek protein verilmesine rağmen böbrek fonksiyonlarında bir bozukluk olmadığı görülmüş (22).

Düşük şekerli diyetlerin ketozis yaptığı da iddia ediliyor. Bu konudaki düşünceleriniz ne?
Ketozis yağ dokusunun yıkıldığının göstergesi. Bir kere Taş Devri Diyeti’nde bütün karbonhidratlar yasaklanmıyor, meyve ve sebze glisemik endeksi düşük şekerler alınıyor, o nedenle ketozis olmuyor. Eğer günlük karbonhidrat tüketimi 50 gramın altına düşerse ketozis olabilir. Bu durumda bile çok kötü bir şey olmuyor. Çünkü ketonlar beyin dahil olmak üzere önemli bir enerji kaynağı. Zaten ketojenik diyetler epilepsi ve bazı nörolojik hastalıklarda bir yüz yıla yakın zamandır başarı ile kullanılıyor. Aslında ketozis patolojik değil, fizyolojik bir durum. Ketonlar bir zehir değil. Beyin ve kalp şekere göre ketonları %25 daha verimli bir enerji kaynağı olarak kullanıyor.


 GÖRSEL:http://www.healthandphysicaleducationteacher.com/health-care/nutritional-diseases/proteins.html
Blogging tips